Radyofrekans Tedavisi Nedir ve Hangi Durumlarda Uygulanır?

Radyofrekans tedavisi

Radyofrekans Tedavisi Nedir ve Hangi Durumlarda Uygulanır?

Radyofrekans Tedavisi Nedir?

Radyofrekans  tedavisi (RF), konservatif tedavilere yanıt vermeyen kronik ağrıyı tedavi etmek için kullanılabilen minimal invaziv bir prosedürdür. Radyofrekans tedavisi, ağrının kaynağı olduğuna inanılan duyusal sinir uçlarını tahrip ederek, tedaviyi takiben ağrı ve diğer ilgili semptomları azaltır.

Bu tedaviyi önermeden önce, hastanın ideal bir aday olduğundan emin olmak için tanısal sinir bloklarının yapılması gerekir. Teşhis amaçlı yapılan bu sinir bloğu, hastanın ağrısına neden olduğuna inanılan sinir bölgesine bir lokal anestetik enjekte edilmesini içerir. Lokal anestezik esas olarak bölgeyi geçici olarak uyuşturur ve ağrı semptomlarının azalmasına neden olur. Radyofrekans lezyonunun etkinliği, hastanın geçici sinir bloğu prosedürüne verdiği yanıttan tahmin edilebilir.

Radyofrekans Tedavisi

Radyofrekans Tedavisi nasıl uygulanır?

Genellikle, radyofrekans ablasyon prosedürlerinin tamamlanması yaklaşık 30 ila 60 dakika sürer. Ağrıya neden olduğu düşünülen sinir, radyofrekans ablasyon prosedürü sırasında hedeflenir. Floroskopi veya ultrason kılavuzluğu kullanılarak hedeflenen sinirlerin yanına küçük bir iğne veya radyofrekans kanülü algoloji uzmanı tarafından yerleştirilir.

İğne yerleştirildikten sonra, iğnenin uygun şekilde yerleştirilmesini sağlamak için küçük elektrik akımları uygulanır. İğne veya kanülün uygun şekilde yerleştirildiği onaylandıktan sonra, bölgeyi uyuşturmak için lokal anestezik enjekte edilir. Daha sonra radyo dalgaları üreten bir elektrik akımı sağlayan radyofrekans jeneratörü kullanılır. Bu radyo dalgaları, hedeflenen siniri 90 saniyeye kadar ısıtır ve bu da hedeflenen sinirin tahrip olmasına neden olur. İğne daha sonra çıkarılır ve prosedür tamamlanır.

İşlemden sonra hastalar iğne yerleştirilen bölgede genellikle birkaç gün içinde rahatsızlık hissedebilirler. Radyofrekans ablasyonla ilişkili riskler şunları içerir: kanama, enfeksiyon veya işlem sırasında kullanılan lokal anestetiğe alerjik reaksiyon.

Nadir görülen yan etkiler şunları içerir: uyuşma, yanma, karıncalanma ve muhtemelen ekstremitelerde güçsüzlük gibi kalıcı değişikliğe yol açabilen sinir hasarı.

Radyofrekans tedavi prosedürleri genellikle uzun süreli ağrının azalmasını sağlar; ancak ağrı yolları zamanla yenilenebilir. Bu nedenle, prosedürün tekrarlanması gerekebilir.

Radyofrekans Tedavisi uygulanan durumlar (hastalıklar)

Radyofrekans tedavisiyle başarılı bir şekilde tedavi edilebilecek çeşitli durumlar vardır:

Faset eklem ağrısı, kronik omurga ağrısının en yaygın nedenlerinden biridir. Posterior primer ramusun medial dalının radyofrekans lezyonu faset eklemini denerve edebilir ve bazı hastalar için etkili bir şekilde uzun vadeli ağrının giderilmesini sağlayabilir. Faset eklem ağrısı çeken hastalar için başarılı radyofrekans lezyonu tipik olarak bir yıldan fazla sürer.

radyofrekans tedavisi

Omurganın omurlararası disklerinden kaynaklanan omurga ağrısı, yaygın olarak diskojenik ağrı olarak adlandırılan başka bir yaygın ağrı kaynağıdır. Ağrılı disk tanımlandıktan sonra, radyofrekans lezyonu, ya rami communicans sinir lezyonu yoluyla ya da intradiskal denervasyon teknikleri kullanılarak, omurlararası diskin kısmen denervasyonu için kullanılabilir.

Organik (yapısal) nedenlerin bir sonucu olan koksidodini (kuyruk sokumu ağrısı), koksigeal sinirin radyofrekans lezyonu veya impar gangliyonu ile tedavi edilebilir. Radyofrekans lezyonunu kullanmadan önce, ağrının doğası gereği organik olduğunu doğrulamak için mutlaka tanısal blok gerçekleştirilir.

Sempatik sinirler tarafından iletilen ağrının tedavisi için radyofrekans yöntemi kullanılarak sempatik zincir veya sempatik gangliyonların lezyonu oluşturulur. Oluşturulan bu lezyon, sinir sinyali iletiminin kesintiye uğramasına neden olur.

Gasser ganglionun termokoagülasyonu ile trigeminal nevraljiyi tedavi etmek için radyofrekans tedavisi kullanılabilir. Ayrıca, sfenopalatin ganglion ve stereotaktik kordotomi lezyonu oluşturarak kanser ağrısını tedavi etmek için de bu yöntem kullanılabilir.

Pulsed Radyofrekans tedavisi nedir?

Pulsed radyofrekans (PRF), bazı kronik ağrı durumlarında kullanılabilen iyi bir tedavi yöntemidir. Bu yöntem yukarıda değinilen geleneksel probun ısıtıldığı radyofrekans nörotomi (RF) tedavisinden farklıdır. Pulsed RF tedavisi, proba aralıklı bir elektrik akımı uygular ve böylece sinirin ısınmasını önler. Bu da sinir hasarını en aza indirir. Pulsed RF tedavisi zayıflığa veya normal duyu kaybına neden olmaz.

Pulsed radyofrekans tedavisi, aşağıdaki durumların tedavisinde yardımcı olabilir:

  • Bel ve bacak ağrısı, radiküler bacak ağrısı veya “siyatik” (Dorsal Kök Ganglion PRF)
  • Bel / kalça ağrısı veya kluneal nöropati (kluneal sinir PRF)
  • Oksipital nevralji (oksipital sinir PRF)
  • Omuz Ağrısı (supraskapüler sinir PRF)
  • Kasık ağrısı
  • Diğer periferik sinir ağrıları

Birçok çalışma, Pulsed radyofrekansın güvenli ve etkili olduğunu göstermiştir ve komplikasyonları nadirdir. Komplikasyonlar arasında enfeksiyon, kanama veya morarma, yakındaki yapılarda hasar, alerjik veya diğer ilaç reaksiyonları bulunur. İşlemin kendisi çok acı verici olmasa da, 2-3 gün içinde tam fayda gelişmeden önce işlem sonrası ağrıda bir alevlenme yaşanabilir.

Fibromiyalji Nedir? Teşhisi ve Tedavisi Nasıl Yapılır?

Fibromyalgia - Fibromiyalji

Fibromiyalji Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?

Fibromiyalji Nedir?

Fibromiyalji, kronik, uzun süreli, yaygın kas ağrısı, eklem ağrısı ve yorgunluğa neden olan bir hastalıktır. Ağrı aralıklı olarak azalabilir veya artabilir. Bilinen bir nedeni yoktur, ancak stres ve genetik gibi belirli faktörler kişiyi hastalığa yatkın hale getirebilir. Tedavisi olmamasına rağmen ilaçlar, yaşam tarzı değişiklikleri ve diğer terapiler hastanın durumunda rahatlama sağlar.

Fibromiyalji hastalığı nedir?

Fibromiyalji kimlerde olabilir?

Çocuklar dahil herkesde fibromiyalji olabilir. Kadınların bu hastalığa yakalanma olasılığı erkeklerden iki kat daha fazladır. Belirtiler genellikle orta yaşta ortaya çıkar. Romatoid artrit, lupus ve sarkoidoz gibi diğer kronik rahatsızlıklardan muzdarip hastaların % 20 kadarı da fibromiyaljiye sahip olabilir.

Ne tetikler?

Aşağıdakiler gibi belirli koşullar veya olaylar semptomları tetikleyebilir:

  • Erken doğma, taciz, kazalar gibi travmatik yaşam olayları gibi stresörler
  • Viral enfeksiyonlar veya diğer hastalıklar gibi tıbbi durumlar
  • Anksiyete, depresyon, diğer duygudurum bozuklukları
  • Kötü uyku düzeni
  • Egzersiz yapmamak

Belirtileri nelerdir?

Yaygın kas ağrısı ve eklem ağrısı ile birlikte yorgunluk ve kalitesiz uyku, fibromiyaljinin belirleyici semptomlarıdır. Hastalık her hastayı farklı şekilde etkiler. Şunları da hasta deneyimleyebilir:

  • Kaygı veya depresyon
  • İshal veya kabızlık dahil sindirim sisteminde olan sorunlar
  • Yüz veya çene ağrısı (temporomandibular eklem bozuklukları)
  • Baş ağrısı veya migren
  • Hafıza sorunları
  • Ellerde veya ayaklarda karıncalanma veya uyuşma

Fibromiyalji hastasında hassas noktalar

Fibromiyalji atağını ne tetikler?

Bazı şeyler, özellikle stres seviyesinin artıran durumlar, fibromiyalji atağına (alevlenme) neden olabilir. Bunlar aşağıdakileri içerir:

  • Günlük rutinlerde değişiklikler
  • Diyet değişiklikleri veya kötü beslenme
  • Hormon dalgalanmaları
  • Uyku eksikliği
  • İşle ilgili stres, başka bir hastalık, duygusal stres gibi
  • Tedavide olan değişiklikler
  • Uyku düzeninde değişiklik (örneğin, vardiyalı çalışma)
  • Hava veya sıcaklık değişiklikleri

Nasıl teşhis edilir?

Fibromiyaljiyi kesin olarak teşhis eden bir test yoktur. Fibromiyalji tanısı, semptomlara ve fizik muayene sonuçlarına göre klinik olarak onaylanır. Anemi veya tiroid hastalığı gibi diğer yorgunluk nedenlerini dışlamak için temel kan testleri önerilir. Teşhis, semptomlarla birlikte hastanın aile ve tıbbi geçmişine dayanır.

Fibromiyaljisi olan kişiler, çoğu insanı rahatsız etmeyecek ağrıya karşı son derece hassas olma eğilimindedir. Doktor, vücuttaki dokunmaya karşı oldukça hassas olan tetik noktaların veya alanların sayısını değerlendirebilir.

Tanı için, yorgunluk ve hafıza ve konsantrasyon bozukluğu, kalitesiz uyku, depresyon semptomları ve huzursuz olma gibi diğer semptomlarla birlikte üç ay boyunca yaygın ağrı mevcut olmalıdır.

Nasıl kontrol altına alınır veya tedavi edilir?

Fibromiyaljinin tedavisi yoktur. Bazı ilaçlar ve yaşam tarzı değişiklikleri semptomları iyileştirebilir. Aşağıdaki seçenekler fibromiyalji tedavisinde kullanılabilir:

  • İyileştirilmiş uyku alışkanlıkları
  • Stres yönetimi teknikleri
  • Egzersiz tedavisi
  • Analjezik ilaçlar, antidepresanlar, antikonvülzanlar (sara ilaçları)
  • Tetik nokta enjeksiyonu, Kuru iğne tedavisi
  • Bilişsel davranışçı terapi

Komplikasyonları nelerdir?

Fibromiyalji yaşamı tehdit etmez. Kronik ağrı ve yorgunlukla yaşamak bu hastalığı olanlar için zor olabilir. Fibromiyalji tedavi edilmezse iş hayatı ve günlük aktiviteler daha da zorlaşır ve yaşam kalitesi azalır.

Fibromiyaljiyi nasıl önlenebilir?

Fibromiyaljiye neyin sebep olduğu bilinmediği için gerçekten bu hastalığı önlemek için hangi adımların atılması gerektiğini söylemek zordur. Yine de aşağıdakileri yapmak her zaman iyi bir fikirdir:

  • Stresi en aza indirmek
  • Besleyici bir diyet
  • Yeterli uyku
  • Sağlıklı kilo
  • Artrit, depresyon veya diğer durumların iyi tedavi edilmesi
  • Aktif ve düzenli egzersiz yapılması

Fibromiyalji tanısı alan hastalar için prognoz nedir?

Fibromiyaljisi olan çoğu insan, ilaçlar ve yaşam tarzı değişiklikleri ile semptomları hafifletebilir. Stresi azaltmak için adımlar attıktan sonra bazen semptomlar kaybolur. Stresli zamanlarda semptomlar geri gelebilir. Az sayıda insan çalışamayacak kadar şiddetli ağrı veya yorgunluk yaşar.

Ağrı Tedavisinde Hangi Rejeneratif Tıp Yöntemleri Önerilir?

trombositten zengin plazma tedavisi

Rejeneratif Tıp Nedir? Ağrı Tedavisinde Hangi Rejeneratif Tıp Yöntemleri Önerilir?

Rejeneratif tıp nedir?

Rejeneratif tıp, normal işlevlerini yerine getirmek için hücrelerin, dokuların veya organların değiştirilmesi veya yenilenmesi sürecini ifade eden, yeni gelişen modern tıp dalıdır. Algoloji pratiğinde rejeneratif tıp olarak 3 spesifik tedavi  yöntemi kullanılmaktadır: trombosit açısından zengin plazma (PRP) tedavisi, kök hücre enjeksiyonları ve proloterapi. Rejeneratif tıp tedavi yöntemleri vücuttaki hasarı iyileştirmeye odaklanır ve ağrının azalmasının yanısıra fonksiyonların iyileşmesine sebep olabildiği düşünülmektedir.

Rejeneratif Tıp

Şimdi sizlere PRP, kök hücre tedavisi ve proloterapi ile kısa bilgi vermek istiyorum:

Trombositten zengin plazma tedavisi (PRP) 

Trombositten zengin plazma veya PRP tedavisi için hastanın kendi kanı kullanılır. Hastanın kendi kanını kullanmak, tedavi sırasında enfeksiyon hastalık bulaşma riskini ortadan kaldırır ve minimal invazif bir tedavi türü olarak kabul edilir. Hastadan kan alınır ve ardından bir santrifüje yerleştirilir. Trombositler kanın bir kısmından ayrılır ve ardından tedavi edilen bölgeye enjekte edilir. Konsantre trombositler dokuların tamir ve yenilenmesinde esas olan büyüme faktörleri gibi yüksek doz biyoaktif proteinlere sahiptir.  Trombositten zengin plazma tedavisi enjeksiyonları, normalde kanda bulunan trombosit miktarının beş ila on katı arasında bir miktara sahiptir. PRP’nin kalitesi, trombositlerin yaşama kabiliyetine bağlıdır. PRP uzman bir ekip tarafından hazırlanmalı ve uygulanmalıdır.

Kök hücre tedavisi 

Kök hücreler, vücudun herhangi bir özel hücre tipine dönüşebilme kapasitesine sahip hücrelerdir, ve bu nedenle aldığı sinyale göre gerekli olan hücre tipine dönüşebilen akıllı hücrelerdir. Görevleri, parçası oldukları canlı yapıyı (örneğin deri, doku, organlar vb.) yenilemek veya tamir etmektir. Özellikle kas iskelet sistemindeki zedelenmelerden kaynaklanan kronik ağrı tedavisinde kemik iliği ve yağ doku kaynaklı kök hücreler en sık kullanılanlardır. Kök hücrelerin vücudun hasarlı bir bölgesine enjekte edilmesi, sağlıklı dokunun yenilenmesine yardımcı olabileceği düşünülmektedir.

Proloterapi 

Proloterapi, ağrı veya instabilite olan alana hafif tahriş edici bir ajanın birkaç hafta arayla bir dizi enjeksiyonuyla uygulanmaktadır. Klasik proloterapi hipetonik dekstroz çözeltisini hasar veya yaralanmanın meydana geldiği belirli bir alana enjekte edilmesini içerir. Kas iskelet sisteminde kaynaklanan ağrıların tedavisinde proloterapinin etkili  olması ile ilgili tıp literatürde bazı çalışma sonuçları yayınlansa da, bu sonuçları destekleyen yüksek kaliteli randomize kontröllü çalışmalar kısıtlıdır.

Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?

Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu

Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu veya Refleks Sempatik Distrofi Nedir? Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar

Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu Nedir?

Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu (KBAS) merkezi veya periferik sinir sistemindeki işlev bozukluğunun bir sonucu olan kronik bir ağrı durumudur. Daha önce olan bir yaralanmayla ilgili olabilir. Genellikle, bir kolu ya da bacağı etkilemektedir. Bu rahatsızlığa sahip hastalar, gerçek yaralanma veya doku hasarıyla (varsa) orantısız bir ağrı yaşayabilir.

Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu

Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromunun (KBAS) Belirtileri

İki tür Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu (KBAS) vardır: KBAS-I ve KBAS-II. Semptomlar genellikle vücudun belirli bir bölgesinde hissedilir, ancak zamanla dışa doğru yayılabilir. KBAS semptomları şunları içerebilir:

  • Ciltte renk değişikliği
  • Üç ay veya daha uzun süren sürekli ağrı, genellikle “zonklama” veya “yanma” hissi olarak hissedilir
  • Soğuğa veya basınca karşı artan hassasiyet
  • Etkilenen bölgede / bölgelerde şişme
  • Soğuk hissetmekten sıcak veya terli hissetmeye hızlı değişimler
  • Saç veya tırnak büyümesinde bozulma
  • Eklem hareketlerinin veya esnekliğinin azalması
  • Kas spazmları
  • Kas atrofisi (yani kas tonusu ve gücü kaybı)
  • Etkilenen vücut bölgelerinde hareket kabiliyetinin bozulması

Ağrının eşlik edebileceği şişlik ve cildi etkileyen diğer semptomlar (soğuğa karşı artan hassasiyet gibi) genellikle kompleks bölgesel ağrı sendromunun başlangıcında görülür. Bazı araştırmalar, duygusal stresin semptom şiddetinin artmasına neden olabileceğini göstermektedir. Bu durum zamanla onarılamaz hasara yol açabilir. Kas gerginliği veya spazm gibi semptomlar, özellikle cilt pigmentasyonunda azalma ve cilt sıcaklığının azalması, hastalığın ilerlemiş ve muhtemelen geri döndürülemez olduğunu gösterebilir.

KBAS Nedenleri

Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu nedenleri tam olarak anlaşılamamıştır. KBAS bir yaralanma, ameliyat, kalp krizi veya felçten sonra gelişir.

KBAS tip 1 – Refleks Sempatik Distrofi (RSD) olarak da bilinen bu tip, etkilenen uzuvunuzdaki sinirlere doğrudan zarar vermeyen yaralanmadan sonra ortaya çıkar. Kompleks bölgesel ağrı sendromu olan hastaların yaklaşık% 90’ı tip 1’e sahiptir.

KBAS tip 2 –  Kozalji olarak da adlandırılan bu tip, tip 1’dekine benzer semptomlara sahiptir. Ancak tip 2 KBAS, belirgin bir sinir yaralanmasından sonra ortaya çıkar.

KBAS’nun Teşhisi

KBAS teşhisi, fizik muayeneye ve tıbbi geçmişe dayanır. KBAS’ı kesin olarak teşhis edebilecek tek bir test yoktur, ancak aşağıdaki prosedürler önemli ipuçları sağlayabilir:

  • Kemik taraması (sintigrafisi) – Bu prosedür kemiklerde olan değişikliklerin bulunmasına yardımcı olabilir. Damarlardan birine enjekte edilen radyoaktif bir madde, kemiklerinizin özel bir kamera ile görülmesini sağlar.
  • Kemik dansitometresi – Kemiklerinizdeki mineral kaybı, hastalığın sonraki aşamalarında bir röntgende görünebilir.
  • Manyetik rezonans görüntüleme (MRG) – MRG testi ile yakalanan görüntüler, diğer koşulları ekarte eden doku değişikliklerini gösterebilir.

KBAS Tedavisi Nasıl Yapılır?

Kompleks bölgesel ağrı sendromunda, yardımcı olabilecek tedaviler vardır:

  • Fizik Tedavi
  • İlaç tedavisi
  • Biofeedback
  • Akupunktur
  • Sempatik bloklar
  • Omurilik uyarımı (DCS) gibi girişimsel tedaviler

İnvazif olamayan tedaviler

Erken başlangıçlı KBAS olan hastalar için fizik tedavi faydalı olabilir. Bu tedavi aşağıdakilerle ilgili sorunları çözebilir:

  • Hareketlilik
  • Kan akışı
  • Kas gücü
  • Kas tonusu
  • Eklem sertliği

Hastalığın erken evrelerinde fizik tedavinin etkili olduğu, hastaların durumlarının daha da kötüye gitmesini azalttığı ve iyileşmeye yardımcı olduğu bilinmektedir.

KBAS için alternatif tedaviler arasında biofeedback eğitimi bulunur. Bu tedavi, elektroensefalografi gibi ölçümleri okumayı ve bunların ağrıya veya cilt sıcaklığı değişiklikleri gibi semptomlara yanıt olarak nasıl değiştiğin hastaya öğretmeyi içerir. Hasta daha sonra semptomların hafifletilmesine katkıda bulunabilecek gevşeme ve başa çıkma tekniklerini uygular.

Endorfin salınımını teşvik etmek için steril paslanmaz çelik iğnelerin vücuttaki belirli noktalara yerleştirildiği akupunkturun da semptomlarının tedavisinde etkili olabildiği düşünülmektedir.

İlaçlarla Tedavi

Ne yazık ki tek bir ilaç, KBAS’nun tüm semptomlarını çözemez. Bununla birlikte, bazıları bir veya iki semptomu çok iyi ele alabilir . Steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlar (NSAİİ’ler) hafif ila orta derecede ağrı ve iltihabı hafifletebilir. Prednizon ve kortizon gibi oral kortikosteroidler de iltihaplanmayı engeller ve ağrının azalmasına neden olabilir. Antikonvülsanlar (sara ilaçları) ve antidepresanlar gibi diğer bazı ilaçlar, varsa kas gerginliğini ve sertliğini etkili bir şekilde tedavi edebilir. Doktor kemik kaybını önlemek veya durdurmak için ilaçlar önerebilir.

Bazı araştırmalar, güçlü bir anestezik olan intravenöz ketaminin düşük dozlarının ağrıyı önemli ölçüde azaltabileceğini göstermektedir.

Girişimsel algoloji tedavileri

Algoloji uzmanları tarafından uygulanan sempatik sinir blokları ve/veya nörolizi ağrıların hafifletilmesine ve kontrol altına alınmasına yardımcı olur. Bunun yanında etkilenen bölgedeki damarların genişlemesine ve kan dolaşımının iyileşmesine neden olur.

Omurilik stimülasyonu (DCS), beyne giden ağrı sinyallerini bozan bir cihazın omurga içerisine cerrahi implantasyonunu içerir. İntratekal pompa implantları, hastanın ihtiyacı olduğunda kişisel olarak kullanabileceği bir uzaktan kumandaya yanıt olarak omurilik sinirlerine ağrı kesici ilaçlar verir. Bunlar, ağrısı geleneksel tedaviye yanıt vermeyen hastalar için seçeneklerdir.

Ayna tedavisi

Bu tür bir tedavi için, beyni kandırmaya yardımcı olmak için bir ayna kullanılır. Bir ayna veya ayna kutusunun önünde otururken, sağlıklı uzvu hareket ettirirsiniz, böylece aynadaki yansımayı beyin KBAS’dan etkilenen uzuv olarak algılar. Araştırmalar, KBAS’lu kişilerin etkilenen uzuvlarının fonksiyonlarının iyileştirilmesine ve ağrının azaltılmasına bu tedavinin yardımcı olabileceğini gösteriyor.

Çölyak Pleksus Bloğu

Karın ağrısı

Çölyak Pleksus Bloğu Hangi Karın Ağrılarının Tedavisinde Önerilir? Nasıl Uygulanır?

Çölyak pleksus bloğu nedir?

Çölyak pleksus bloğu pankreas, mide, karaciğer, dalak, böbreküstü bezleri, ince bağırsaklar ve kalın bağırsağın bir bölümü gibi organ ve yapılardan kaynaklanan kanser, iltihabi durumlar, damarsal sebepli karın ağrılarının tedavisinde sıklıkla başvurulan yöntemlerdendir.

Çölyak Gangilonu

Midenin altında çölyak arterinin yakınında, ancak diyaframın önünde uzanan bir sinir demeti vardır. Bu çölyak sinir demeti, bir ila beş büyük çölyak gangliyonu içerebilir. Bu sinirler ağrı duyusunu karından omuriliğe ve beyne iletir ve böylece harabiyete uğradıklarında geçici olarak işlevleri bozulur ve hasta ağrı hissetmez.

Çölyak pleksus bloğu ile var olan karın ağrısının kaybolması ya da önemli ölçüde azalarak ağrı kesicilerle kontrol altına alınması, bağırsak hareketlerinde artışa bağlı olarak bulantı ve kusmada azalma olması beklenmektedir.

Çölyak pleksus bloğu nasıl uygulanır?

Çölyak pleksus bloğu ameiyathane koşullarında yapılmaktadır. Uygulanacak olan girişimsel algoloji tedavi uygulaması ultrasonografi veya floroskopi adı verilen X-ışını yayarak görüntü sağlayan cihaz eşliğinde uzman hekim tarafından gerçekleştirilmektedir.

Doktor, enjeksiyon iğnesinin doğru yerleştirildiğini doğrulamak için kontrast boya kullanabilir. İğnenin doğru pozisyonda olduğundan emin olduktan sonra anestezik ilaç ve/veya nörolitik ajan enjekte edilir. Nörolitik ajanın amacı, pleksus sinirlerinin dokusunu harabiyete uğratmaktır.

Çölyak Pleksus Bloğu

Hastanın işlemi daha rahat tolere etmesi için kanın oksijenlenme düzeyi, nabız hızı ve kan basıncı dahil yaşamsal belirtileri yakından izlenerek  sakinleştirici ilaç verilmektedir.

Çoğu hasta, ağrının azalmasını tipik olarak 24 saat içinde bildirir. İlk enjeksiyonla tam ağrı tedavisi sağlanamayan hastalara durumlarına göre tekrar enjeksiyonlar önerilebilir. Hastalar adeta aynı gün taburcu edilirler.

Çölyak pleksus bloğunun yan etkileri nelerdir?

Çölyak pleksus bloğunun enfeksiyon ( mikrop kapılması, abse vb. gibi…), kanama, aort diseksiyonu (aort duvarının yırtılması), iç organ yaralanması, pnömotoraks (akciğer zarı delinmesi), intratekal (omurilik) enjeksiyon, epidural (omurilik kılıfı) enjeksiyon, ishal, ağrının geçmemesi veya 24-48 saat süreli bel ağrısı, birkaç gün süreyle kan basıncında düşme gibi yan etkileri olabilir. Detaylı bilgi için algoloji uzmanınızdan bilgi almanız önerilir.